Bir Taşta Gizlenen Hikâye: Neden İz Bırakmak İsteriz?



 Tarihi yerleri gezerken hayal gücüm hep geçmişe açılır.

Attığım her adımda, sanki yüzyıllar öncesine yürürüm. Yolları incelerim, taşlara dikkatle bakarım… Çünkü o taşların bile bir hikâyesi vardır bana göre.

Son gezimde Yedikule Zindanları’ndaydım. Soğuk duvarlar, dar geçitler ve derin bir sessizlik içinde yürürken kendimi bambaşka bir zaman diliminde buldum. İdam odalarından birinin duvarındaki taşta, Osmanlı alfabesiyle yazılmış bir isim dikkatimi çekti: Mustafa. Yanına bir de gemi demiri çizilmişti, sanki bir işaret gibi...

O taşın başında uzun süre durdum.
Kimdi Mustafa?
Oraya adını neden kazımıştı? Bir suçlu muydu, bir denizci mi, yoksa sadece orada kalmış bir hatıra mıydı bu?
Bilinmez…

Ama bildiğim bir şey var:
Geçmiş, bazen bir taşın üstündeki çizikte bile kendini hissettiriyor.

Böyle izler beni hep derinden etkiliyor.
Belki de bu yüzden tarihle bağım hiç kopmuyor.
Çünkü her keşif, içinde küçük bir insan hikâyesi saklıyor…


Lakin Asıl Merak Ettiğim Şey:

İnsan neden bir iz bırakmak ister?

Misal…
Neden bir ağacın gövdesine adını kazır?
Neden bir kitabın köşesine tarih atar?
Ya da kimse okumayacak olsa bile, neden bir mektubu şişeye koyup denize bırakır?

Belki görülmeyeceğini, okunmayacağını, hatta unutulup gideceğini bilir.
Ama yine de yapar bunu.

Mesajı şudur:

“Ben buradaydım.”


Hayat Geçiyor…

Ve biz de geçip gideceğimizi biliyoruz bu diyarlardan.
Peki sonra?

Silikleşiyoruz işte, hiç olmamışız gibi…

Ama insan, olmadığını kabullenmek istemiyor.
Olmuş olduğunu, bir zamanlar var olduğunu göstermek istiyor.

Çünkü ölümün farkındayız.
Ve bu farkındalık, bizi kaçınılmaz bir anlam arayışına sürüklüyor.


Peki Ya Anlam?

İnsan yalnızca yaşamak istemez; yaşadıklarının da bir anlamı olmasını ister.
Eğer bir iz bıraktıysa, yaşadıkları boşa gitmemiş olur.

Bu yüzden insanlar kitap yazar, çocuk büyütür, ağaç diker…
Hepsi anlamlı olmak içindir.

Madem ölüm var:
Hiç değilse varoluşumun bir anlamı olsun.

Anlam arayışı o kadar güçlü bir histir ki, ölümsüzlük arayışıyla eşdeğerdir.
Ölümsüzlüğü ise fiziksel olarak mümkün kılamayacağımızı bildiğimizden,
hatırlanmak yolu ile ruhsal olarak bunu mümkün kılıyoruz.


Ve Sonuçta...

Hatırlanmak, iz bırakmak demektir.
Ve bu da insanın içini biraz olsun rahatlatır.

Çünkü o zaman biliriz ki:
Biz geçip gitmiş olsak da, bir yerlerde bir izimiz kalmıştır.

Sanıyorum ki o gün, o izi görmemle birlikte,
Mustafa da ruhen benim tarafımdan hatırlanarak ölümsüzleşti.

Peki, Ya sizce Neden İz Bırakmak İsteriz?

Yorumlar